Nallıhan'a Özgü Atasözü, Deyim ve Sözcükler |
Mesut Şener’in NALLIHAN kitabından : ATASÖZLERİ(1) Adamın kötüsü eşeği, kadının kötüsü bebeği döver. Ağlayanın malı gülene yaramaz. (Ağlayanın malı gülene hayır etmez.) Analı kız, kınalı kız. (Analı kuzu, kınalı kuzu.) Ayağını sıcak, başını serin tutacaksın. Az aşım kavgasız başım. (Azıcık aşım, kaygısız başım.) Baş başa bağlı, baş daşa bağlı. (Baş başa bağlı, baş da şeriata.) Bir ağacın dibinde bin koyun eğlenir. (Bir ağacın gölgesinde bir sürü yatar.) Boğazda bostan bitmez. Büyük lokma ye, büyük söz söyleme. Dağ dağa küsmüşte tavşanın haberi olmamış. Damdan giden bulunur da evden giden bulunmaz. Diktiğin tutmalı, ektiğin bitmeli. Ekmek benimse karın senin. Ekmeksiz eve misafir gelirmiş. Elin ipi ile kuyuya inilmez. Eski çamlar bardak oldu. Eşek çamura battı mı sahibinden kuvvetli kimse olmaz. (Eşek çamura batarsa kurtarmak için sahibinden gayretli kimse olmaz.) Et tırnaktan vazgeçmez. Evini süpürmezsen misafir gelir, kendini pak tutmazsan ölüm gelir. Fakirin karnından kırk tane kırk sene çıkmış. (Fakir sorunlarının çözümünü hep erteler) Gören göz kılavuz istemez. (Görünen köy kılavuz istemez.) İnsan oğlunun eti yenmez, gönü giyilmez. (İnsanın eti yenmez, derisi giyilmez.) Kancık köpek kuyruk sallamasa, erkek köpek peşinden gitmez. Kavgada yumruk aranmaz. (Kavgada yumruk sayılmaz.) Kavaktan odun olmaz, çingene kızı kadın olmaz. Kendi köyünün tavuğu yabanın kazından iyidir. Kıçı yere yakın adamdan korkacaksın. Kızını sahip çıkmazsan ya davulcuya varır ya zurnacıya. (Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya.) Köy köy üstüne olmuşta, ev ev üstüne olmamış. Misafirin şaşkını ev sahibini buyur edermiş. (Şaşkın misafir ev sahibini ağırlar.) DEYİMLER(2) Aç köpek fırın damı yıkar. (Aç insandan korkulur) Altı okka pekmez yerinden kalkmaz. Tembeller için söylenir. Başında bin tülbent eskisin. Uzun ömür dileme. Bela geliyorum demez. Tedbirli olmak gerekir. Bin koyun ağası gibi kaykılmak. Dertsiz tasasız keyifle oturmak. Büyüğe koydum dolmadı, küçüğe koydum almadı. Çaresizliği belirtir. Civcivi güzün sayarlar. Sen işin sonucuna bak. Eli çakır. Hırsızlık yapan kişiye denir. -Onun eli çakır. Eli uzun. Hırsızlık yapan kişiye denir. Eskisi küllü olsun. Elbiseni iyi günlerde giy. Gök görmedik. Görgüsüz. Güvendiğim dallar elime geldi. Umudun boşa çıkmasını belirtir. Hevesim kursağımda kaldı. Hakkında ayet mi var ? Olsa da olur olmasa da. Hoşafın suyu çıktı. (Hoşafın yağı kesildi.) Bu işin tadı kaçtı. Kadem olsun. Hayırlı, uğurlu olsun. Kanını iliğini emmek. Karşısındakini sömürmek. Kar yerin gübresidir. Karın faydası vurgulanmakta. Kayış atmak. Fazladan yük bindirmek, zarar vermek. Köprü olsa basıp geçmemek. (Vaktiyle iyilik etmiş olana saygısızlık edilmez) Kör beygire hamut geçirir gibi. Ansızın birine yük bindirme. Köküne su salmak. Hepsini bitirmek. Köy danası köyde öküz olmaz. (Dana gibi davranır, öküz gibi iş görmez) Kulağı sak. Kulağı delik. Mum kalmak. Beğenmediği kimseye muhtaç kalmak. Olacak oğlak bokundan bellidir. İş yapacak çocuk küçüklüğünden bellidir. Sığır gibi yemek. Doyduğunu bilmemek Sıksa suyunu çıkarır. Gücü kuvveti yerinde, ama tembel. Tahtalı köye boylamak. Öbür dünyaya göçmek. Yağdı gürledi. Atıp savurmak. Yağmasan da gürle. Gönül almasını bil. Yavı yavı konuşma. Abuk sabuk, anlamsız konuşma. Zıkkımın kökünü ye. Yemek konusunda; açgözlüler, sabırsızlar için söylenir. ÖZDEYİŞLER(3) Acır yerin başka, açıkan yerin başka. Yaslı günde de olsa aç durulmaz. Aç durulmaz, boşta durulmaz. Yaslı günde de; aç durulmaz , boş da durulmaz. Ağalara dert, bekarlara yat günü. bekar: ağa yanında aylıkla çalışan işçi. Allah aklımı alacağına canımı alsın. Allah tekrarını göstersin. Allah bereketini artırsın. Altın eşiklinin gümüş eşikliğe haceti düşer. Aşta bitmez, işte bitmez. Aval aval bakma. Bu işin cılkı çıktı. Ceketini yazın yanına alda, kışın istersen alma. Diktiği giyilmez, pişirdiği yenilmez. Beceriksiz kadınlar için söylenir. Eksik etekli, kına ayaklı kadın gecenin bu saatinde nasıl gelecek. Eşek öldüren güneş. Et ye su iç bal olsun, bal ye su iç yal olsun. Geç kalmış desinler, geçmiş olsun demesinler. Gevrek gevrek gülmek. Goca kızın sonu gelin, goca kadının sonu ölüm. Göz var izan var. Belli, apaçık. Ilıya ılıya yaz, soğuya soğuya kış gelir. Kalbur kadar evin, gözer kadar işi olur. Kavga bebekten köpekten çıkar. Kös kös geliyor. Yavaş yavaş geliyor. Lom lom konuşma. Mal çarşıya gelir ama, can gelmez. Sağır insanla, topal eşekle yola gitme. Su gibi ömrün olsun, düğünün güzün olsun. Oğlan traşınan, kız saçınan güzel olur. Ölmüşlerinin ruhuna değsin. Topala yol, kekece laf yetmez. Yazın taşa, kışın yaşa oturma. Yemekten sonra ya kırk adım atmalı, ya da sırt üstü yatmalı. Yemedim yedirdim, içmedim içirdim. Yemekte yumakta biter mi. BENZETMELER
DİĞER SÖZCÜK ÖBEKLERİ Yukarıdaki gruplamalar dışında kalan, bir ya da birkaç sözcükten oluşan kalıplaşmış bazı sözcük öbeklerinin yöresel söyleniş şekli ve anlamlarını burada bulacaksınız. Bunlardan bazılarını diğer guruplara yerleştirmek olasıdır. Örneğin; bazılarını deyim bazılarını özdeyiş, bazılarını da pekiştirme olarak düşünebiliriz. Sözcük öbekleri:
NALLIHAN’A ÖZGÜ YÖRESEL SÖZCÜKLER KONUŞMA AĞZI (ŞİVE ) ve YÖRESEL SÖZCÜKLER İlçemizde konuşurken sözcük içindeki (r) ler ve (ğ) ler pek vurgulanmaz. Örneğin; geliyorum-geliyom, geleceğim de-gelicem diye telaffuz edilir. Sözcük başındaki kimi (k) larda (g) olarak söylenir. Örneğin; kabuk-gabuk gibi.
Ülkemiz genelinde ya da bazı yörelerimizde kullanılan ama ilçemizde daha sık kullanılan ve yöresel ağızla söylenen sözcük (kelime) dizinini hazırlarken Türk Dil Kurumunca 1939-1942 yılları arasında 4 cilt olarak çıkartılan Türkiye'de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi’nden ve ODTÜ Türk Halk Bilimi Topluluğu’nca yapılan Ankara Yöresi Halkbilim Araştırması’ndan yararlanılmıştır. Bazı sözcükler, anlaşılması için tümce içinde kullanılmıştır.
Bu sözcüklerden kimileri, bazen ülke genelinde bazen ülkemizin bazı yörelerinde başka anlamlarda kullanılıyor. O yüzden yöremizde kullanılan tüm sözcükler verilmeye çalışılmıştır. Örneğin; sınmak sözcüğü Nallıhan’da yılmak korkmak anlamında kullanılırken, Elazığ’da kırılmak, Adana’da inmek anlamında kullanılıyor.
Sonunda (*) işareti olan sözcükler ilçemize özgü sözcüklerdir denebilir. Nedenine gelince, TDK’nun anılan dergisinde (*) işaretli sözcüklerin çoğunun Nallıhan'dan alındığı belirtilmiştir.
A aba abla abarın* hayret ve şaşma acar besili acık azıcık afacafa* zar zor afallamak şaşırıp kalmak aga abi ağnanmak hayvanların debelenmesi alaf alaf * alev alev alad alad acele acele aladın ne* acelen ne aladlamak acele etmek alager yarı ham yarı olgun alma* elma amel ishal andaval ahmak andut anadut annaç* karşı yaka apdestlik lavoba apış arası* kasık arası - iki bacak arası apıştı kaldı* şaştı kaldı apıldamak* çocuğun yerde emekleyerek yürümesi ark su yolu ava* kocanın erkek kardeşi avarı sebze avı zehir, -İnsan avı olsa içer. avırşak* iğin alt kısmına takılan yuvarlak ağırlık avız (ağız) ilk sütten yapılan ve pekmezle yenen yoğurt avla* çit ayakyolu tuvalet, hela ayınga* kaçak tütün aze* kibrit azırganmak payına razı olmamak
B badılcan* patlıcan badak hayvanların iğdiş edileni bağrım göğsüm bağırdak* beşikte kullanılan ip, beşik bağı. bakıldak* küçükbaş hayvan pisliği banmak* tatmak basıra bostan (kavun-karpuz) hastalığı bardak* çamdan yapılan su kabı bari peki, -gidem bari (tamam gidelim) baynımak* gelişmek, büyümek bayem badem bedavra çatıya çakılan yarma tahta bekar* aylıkla çalışan yatılı işçi bencileyin bana göre benildemek uykuda iken korkmak bıgımık azıcık. -bıgımık verdi bıldır sene geçen sene bıdırdamak fısıltı halinde konuşmak bıngıldak* altı aylık bebeğin kafası üstündeki yumuşak doku bırakma keçinin döl atması, -Kara keçi bıraktı. bızlamak* ineğin doğurması, -İnek bızladı. biki biraz, birkaç bicik* biricik, -Bicik yavrum. bilader oğlan kardeş boduç su kabı bosça otu koyun-keçi tedavisinde kullanılan bir çeşit ot bostan kavun - karpuz ekili tarla boylu hamile, -Boylu kadın. bozbaş çoban kavurma böğrüm karın boşluğunun yan tarafı böttürmek haşlamak bun sıkıntı, -Hava bunlu. bungun sıkıntılı, -Hava bungun. buruk* dargın kişi buruş* hoşaflık erik kurusu buva* baba bük sulu tarım alanı büllemek örtmek
C camız manda canavar* kurt carcur* fermuar cenabet pis, yıkanmamış (insanlar için) cıbıl 1- fakir, yoksul 2- tüyü dökülmüş cımbıldak oynak, sözünde durmayan cımbıldatmak sallamak, çalkalamak cibdamlı üzüm şırasının dibi cibire* sıkılmış üzüm posası cicik ekinler ciciklendi, bir karış oldu. cidavı aksi kişi cilli hepten, hepsi cimcik fiyonk makarna cindoruk en üst nokta cingan* çingene coruk hindi curu sulu, katı olmayan curutmak sulandırmak cozutmak tadını kaçırmak
Ç çal taşlık ve ormanlık tepe çapıt bez parçası çar gelinin başına örtülen örtü çariğne çatal iğne çepiş* 6 ay 1 yaş arasındaki oğlak çekelez* sincap çember* tülbent, ev dokuması başa örtülen örtü çemkirmek karşı gelmek, sert yanıt vermek çemremek paçaları sıvamak çepel karışık hububat çerçi köyleri gezen seyyar satıcı çeyil çeyilli tarla, taşlı tarla çevre işlenmiş beyaz mendil çıkım biçilecek arpa yada buğdayın bir uçtan diğer uca kadar olan kısmı çıkın yemek bohçası çımkı ince, kısa sopa çımkırmak karşı gelmek çımkırtmak karşı gelmeye teşvik etmek çıngı kıvılcım, ateş parçası çırpı ince odun dalları çıvdırmak fırlatmak çıvlamak ufalamak, parçalamak çiğ 1- çiğ süt, pişmemiş süt, 2- çiğ adam kaba adam, 3- toprağa çiğ düşmesi çokarmak ateşi toplayıp çoğaltmak çon kalça çonmak çökmek çorak verimsiz toprak çotuk eğri büğrü kesik ağaç gövdesi, meşe ağacının kalın kökleri çöğmek uçmak çömlek* toprak güveç çömşek* kabaktan su kabı çön çömel çönmek* başına çullanmak çöpür* kara keçi kılı çövdürmek* işemek çükündür pancar
D dağsalı* dağ köylerinden daklaşmak* sataşmak dambaş toprak damlı ev dammak tadına bakmak dangırdama yüksek sesle konuşma daraba evin etrafında tahta parmaklık dargamak etrafını açmak, dağıtmak davan* üzüm asması kazığı davar* keçi sürüsü datlı tatlı debildemek kımıldamak deneli* taneli deregünü pazar günü devek kavun-karpuz-salatalık dalı dilburan çok olmuş kavun dingil* arabanın tekerleklerini birbirine bağlayan demir veya ağaç dingildek* yerinde duramayan tutarsız kişi dink çeltiği pirinç yapan değirmen direcen duvarın yıkılmaması için vurulan direk dizeme ahşap evlerde duvarı kaplayan ağaç çatmalar dizlik* topuklara kadar uzanan paçalı don dolaman patatese benzer bir yumru dombay manda, malak, camız don iç çamaşırı, dizlik donyağ hayvansal yağ döl koyun-keçi yavrusu dömbek tef döş hayvanın göğsü döşek yatak dumağı nezle duragalmak* yorulmak dünür (birbirlerine göre) gelin ve damadın ana babalarının her biri dünürşü gelin almaya giden kadın dürü düğün hediyesi düve* doğum yapmamış dişi inek düvelek bir çeşit kavun
E ebcit ağaç tekerlekte, çemberle top arasındaki parçalardan her biri ebe nine ebrimek eskimek, yıpranmak efendire* övendire, -ucunda çivi olan değnek, sopa ekleşmek musallat olmak eletmek götürmek, teslim etmek elti evin iki gelininden birinin diğerine seslenişi (erkek kardeşlerin hanımları) emişik süt kardeş emmi amca emzik yalancı meme eneter* (ineter) anahtar engeme set, mani enseri çivi entire* gömlek, mintan erinmek üşenmek erkeç 3 yaşındaki kısırlaştırılmış erkek keçi ernimek elbisem ernidi, eskimeye yüz tuttu erezi* asma kilit erezil* rezil esirik küstah ne yaptığını bilmez esker asker eşelek meyvenin yenildikten sonra kalan çekirdekli kısmı eşme su çıkan kaynak yer etlik besilik evitlemek (ivitlemek) ayıklamak evlek dönümün dörtte biri
F farımak gücü azalmak ferma av köpeğinin avı bulduğunda havlaması ferik* bir elma çeşidi fışan kar fırtınası fışkı taze ve sulu hayvan pisliği fışkın* ağaç sürgünü fıydırmak fırlatmak fıymak sıvışıp kaçmak fızlı* hızlı filke musluk fingirdemek olur olmaza gülmek
G gabcık kabuk gabışak başı açık gacal* yokluğunda aşağılanan erkek kişi gacım* küçük kardeş gade* bardak gahir* tasa gak* hoşaflık meyve kurusu gakırdak kavrulmuş karın yağı galebet hısım, akraba galik bebek ayakkabısı galle* ayva hoşafı galtak yaşlı kişi gamannanmak yüzüstü düşmek gamaşmak yediğim ayvadan dişlerim kamaştı gancık* dişi köpek ganırtma laf anlamaz kişi, ayı kişi ganırtmak yamultmak garagabuk* kestane gardaşlık Kardeş derecesinde yakın arkadaşlık garez* kötülük gari hadi gari gidelim gargın arkta suyun kolay akmayışı, -Arkta su gargın. gart* yaşlı gavanlamak* gözetlemek, gözlemek gavcar kuru ardıç kabuğu gavilleşmek sözleşmek gavut* kurutulup elenmiş boz armut kurusu gavşamak her tarafı dökülmüş gaynata kayınbaba geberesicik* beddua gebeş karnı şiş geçkin* hatırı sayılır gege* ucu çengelli sırık geleyazdı* neredeyse geliyordu geme sıçanı büyük tarla faresi gen boz, sürülmemiş tarla geven* kışın yem olarak hayvanlara verilen dikensi yabani bir ot gever* arktan tarlaya su alınan oyuk gevretmek* ekmeği iyice ısıtmak gıbırdamak* yerinden kalkıp hareket etmeğe başlamak gıcırangaç* ağaçtan yapılan bir tür salıngaç gındıra çeltiklerin içindeki bir çeşit ot gıramper küçük krem kutusu gırgın vücudun kırgın olması gırklık* koyun keçi kırkmaya yarayan makas gırkma davarların kırkılması gırma melez gırnata klarnet gıvı (kıvı) ağıldaki gübre gıygaşık aralık, yarı açık, tam değil gıli koyun keçi boku gil babam gil, -Babam giller geldi. gobça* çuvalın tutacak yeri
goca eş (erkek), gocası askerde. gocababam babanın abisi
gocaman büyük
gorçan* közlenmek üzere etin ince uzun kesimi
göcen tavşan yavrusu
gölez bir yaşındaki köpek yavrusu
gölle bulgur yapmak için kaynatılan buğday
gönen toprağın suyu alması
göven* sığırlara musallat olan sinek
gövermek yeşermek,-buğdaylar göverdi
göynek iç çamaşırı, dizlere kadar inen atlet
gözer kalburun büyüğü
gubarmak başkasına güvenip cesaret taslama
gubaşık* işte yardımlaşma, -gubaşık gitme, -gubaşık yapma
gunnamak kedi köpek gibi hayvanların doğurması
gudurasıcık kudurmak (beddua)
gudümsüz uğursuz kişi
gulü hindi
gumbil* patates
gursak mide
gücük kısa
güdük kısa boylu
güme avcı kulübesi
günnükçü gündelikçi güveç et yemeği
H habire sürekli hademe* hizmetli hak Bir yarım buğdaydan değirmencinin aldığı pay hakına 1 yaş 2 yaş arasındaki dişi keçi hamarat* çalışkan hanertesi salı günü hangünü pazartesi hapazlamak avuçlamak harlamak ateşin bir den parlaması hatıl * 20-25 cm.lik çivi hazetmek hoşlanmak herek* ağaç üzerindeki üzüm asması herk toprağı sürmek hışdamamak* konuşmamak hışır kuvvetli, dayanıklı adam hıycacık küçücük hingirdemek ağlamak, -Hingir hingir ağladı. hot bir çocuk oyunu hotak teşkilat horsunmak boş bulunmak höşmelim bir çeşit tatlı
I ıbrık* ibrik ımmana* pek çok ıngırazlı * zayıf cılız, hastalıklı ırgad tarlada çalışan gündelikçi işçi ırgatlık harman zamanı ırmak * çamaşırhane ıska soğan tohumu ıvga* dert, tasa ıvgasız* tasasız, -Ivgasız adam= Tasasız adam ıvgılanmak huzursuzlaşmak
İ içirik yastık içine doldurulan çul çaput idare camsız gaz lambası iğ* ip eğrilirken ip sarılan çubuk iğdiş erkekliği giderilmiş hayvan iğeşmek zıt gitmek ikileme tarlayı ikinci kez sürme ileçber rençper ilikmen* iğin altına konan fincanımsı yuva ilkyaz ilkbahar immana bir sürü, birçok ingin alçak yer inik (enik)* kedi köpek yavrusu irin cerahat irkmek biriktirmek irkilmek* korkmak işkillenmek şüphelenmek iti tatlı iryat ürün, mahsul ivecikli aceleci
K kakavan görgüsüz kişi kanırmak eğip bükmek karabakal serçeden büyük bir kuş karakavuk bir ot karamık bir buğday hastalığı kav çakmak taşıyla vurulduğunda çıngı elde edilen fitil kavlak 1- toprak kavlamış, 2- derisi kavlamış kazan* 2 yaş 3 yaş arasındaki dişi keçi kaykılmak* sırtını duvara verip yaslanmak kaylanmak* çocukların yamaçtan oturup kaymaları kazıyacak* hamur teknesini kazıyan yassı, ucu keskin demir aygıt kekeç kekeme kelek yetişmemiş kavun kelem* lahana kelepe ipin çile haline gelmesi için kullanılan aygıt kelez seyrek kemirge* keçilerin yemesi için kışın ormanda kesilen çam, çakırga, ardıç dalı kepenek çoban paltosu kepir gevşek taşlı yer kerata* ayakkabı çekeceği kerez* kiraz keş kurutulmuş ayran topağı keşir* havuç kez* iki tepe arasındaki alçak geçit kıfı* kuytu rüzgar esmeyen yer kılçan* keçi kılından yapılan yer yaygısı kımçı küçük ve ince değnek kırma* av köpeği kısık iki taşlı tepe arasındaki geçit kışlak* sürüsünü kış mevsiminde otlatmaya başka yere giden kızkıvrağı* yerel dokuma bir bez çeşidi kızanlamak çiftleşmek isteyen dişi köpek kız kızan kız ve erkek gençler kikirdemek gevrek gevrek gülmek kinneşmek* dargınlığın derecesini artırmak kirkit çuval ve kilim dokurken kullanılan ağaçtan yapılma demir dişli aygıt kirt sert, diri, salatalık kirt koğcu laf getirip götüren, dedikodu yapan kolan* semeri eşeğe bağlayan yassı kuşak koruk* olgunlaşmamış üzüm taneleri kovuk delik yer kös* üstünde çamaşır yıkanan kalın tahta kalas kösülmek yorulmak, nefes nefese kalmak köz kızarmış kömür közlemek ateş üzerinde et pişirmek kurdeşen besin zehirlenmesi sonucu vücutta çıkan kabarcıklar kurna pınar ağzındaki oluk kuz kuzey kuzlacı gebe davar kuzlamak davarın doğum yapması kücü bez dokuma tezgahında gerili ipleri indirip çıkaran aygıt külleme* bağlarda bir çeşit üzüm hastalığı küllük çöp dökülen yer künge evin önündeki süpürülecek döküntüler künk* içme suyu borusu kürtüne* kar birikintisi külüstür* eskimiş
M malak* manda yavrusu malkadın baykuş mangır* para mankafa* kafası kalın, geç anlayan masıt* kasıtlı, bilerek, -Masıt yaptı. mayasıl hemoroit mayıs büyükbaş hayvanların taze pisliği mayışmak oturduğu yerden kalkmağa üşenip kalma hali mafir* bilerek, isteyerek mafolmak perişan olmak makat 1- sedir, 2- anüs masarıf masraf mazlım uysal meccane* bedava, ücretsiz meram arzu, istek mesel masal met 10-15 cm uzunluğunda uçları çalık çomak meymenetsiz sevimsiz, güdümsüz mırık ufak tefek mışkırmak* darılmak, gücenmek mil selin bıraktığı çamurlu toprak misir mısır mumbar işkembenin kalın bölümü mundar kesim yapılmadan ölen hayvan, kirli, pis musmul ölmeden kesilen hayvan mücüre kilitli çok küçük sandık, çekmece moruk* yaşlı, ihtiyar motor traktör mozulak* çam kozalağı
N nabat* nöbet nabatçı köyün sığır çobanı nacak balta namlu 1- savrulmuş buğday yığını, 2- tüfek namlusu namazla seccade nene nine noda* toprakla örtülü saman yığını nor lor nüzül felç
O okumak davet etmek okuncu düğüne davetli kişi omca* eğri büğrü kesik ağaç gövdesi, çotuk on* bol, bereketli, -Bu sene cevizler çok on. ortakçı yarıcı
Ö öbüldemek emekler biçimde yürümek öd sarı renkli, acı salgı, safra ödlek korkak öğürsek maşa yerine geçen sopa öşertmek abartmak, ballandıra ballandıra anlatmak ötürmek hayvanın ishal olma hali öveç 1 yaş 2 yaş arası erkek koyun özelti küçük dere yatağı
P pala yatak palaz* keklik yavrusu palazlanmak* durumun iyileşmesi para bir parça, biraz parda* 1- kışın davar için kesilen ardıç-çakırga dalı, 2- çay kenarına bastırılan dal payın* ana arktan ayrılan küçük su yolu pazı bazlama yapmak için açılan hamur topağı pekemek* kapamak, -gelirken payını peke. pelit* meşe palamudu, meşenin meyvesi perkilme ayağın bükülüp incinmesi peşkir havlu pısmak sinmek, saklanmak pırtı giyim eşyası pislaç* toprak saç üzerindeki bazlamayı çevirmeye yarayan tahta kürek porumcu palavracı poyra suyun aktığı yer pörtlek pörtlek gözlü, iri gözlü pösteki* kuzu postu purç ağaçların üstünde asalak olarak yetişen ökse otu püsülenmek oyalanmak
R rahmet yağmur
S saç ayağı ateş yanarken, tencere altına konan üç ayaklı demir aygıt sadeyağ tereyağı sagladı köpeğin işemesi sak uyanık, uykusu hafif sakar aksi sakızlık* çitlembik ağacı salak ağılın avlusu salıngaç* salıncak sal* sedye salı sefer,-bir salı buğday gitti salımına boşu boşuna samıt somurtkan, konuşmayan san ilk olan meyveler savak* değirmen suyunun boşa akıtıldığı yer saya* ağıl seç harmanda savrulmuş tahıl yığını seke* pencere önündeki sedir seki iki eğimli yer arasında kalan düz yer selpeş serbest semremek* semirmek - büyümek, gelişmek sentildetmek sendelemek sergen evlerde tavanlara yakın raf sergi kilim yaygı seyirtmek koşmak seyis 1 yaş 2 yaş arasındaki erkek keçi sığırtmaç sığır çobanı sıma yüz şekli, yüz biçimi, -Sıması gözümün önünde. sınık içi boş kof, sınık ceviz, sınık buğday sınmak yılmak, korkmak sınamak denemek sırçan iğden çıkan bükülmüş ip sırım * közlenmek üzere ince dilimlenen et sırnaşık yüzsüz sibik* köşe, kenar, uç, -Tarlanın sibiğini sabah biçelim. sinirsek* nemli, sert, kırılmaz,-bu odun pek sinirsek. sitil süt, yoğurt konan bakraç soğulmak hayvanların sütünün kesilmesi somun yuvarlak fırın ekmeği somutmak asık suratlı olmak söbe yumurta biçiminde yassı biraz uzunca söğen ardıç kazık söve* kalın sopa söven yere çakılan kazık sövmek* küfretmek sövelmek ayakta durmak,-sövelip durma otur. söyletmelik zifaf gecesi gelini konuşturmak için güvey tarafından verilen para veya ziynet eşyası sünter kırmızı renkli sert bir buğday çeşidi sürtme uçarı kadın için söylenir, -O sürtmenin biri.
Ş şaplak* tokat -yüzüne bir şaplatırsam. şarlak çağlayan şarlamak* suyun şarlayarak akması şarpanlık* üzüm pekmezi yapım yeri ve işi şavkı ayın parlaklığı şavkımak parlamak şayak* dokuma pantolon kumaşı şılgınyağ sıvı haşhaş ya da susam yağı şibit * normal yufkadan biraz daha kalın mayasız yufka ekmeği şipcik* terlik şişek 1-2 yaş arasında olan dişi koyun şirden işkembenin peynir mayasında kullanılan kısmı
T taban 1-tarlada toprağı düzelten merdane, 2-taban tarla, ham tarla, 3- evin tabanı tabur küme, yığın, grup. Gelirken iki tabur keklik gördüm. takka şapka, külah tal öğütülmek üzere hazırlanan hububat talaz kasırga, fırtına tas* su bardağı tavsımak* gevşemek tefe bez dokuma tezgahında sıkıştırma tarağı temek damdaki pencere, ahır penceresi tezgire küçük sepet tığteber* tamamı, hepsi, -Tığ teber çıktı.=Hepsinden oldu. tıknaz kısa boylu tınaz savrulmaya hazır saman yığını tille iki ucu semere bağlı üstüne yük sarılan urgan tokaç ıslak çamaşırları dövmeye yarayan ucu yassı uzun saplı alet toklu 6 ay-1 yaş arası erkek ve dişi kuzu tömsek tarlada yüksek yer, sırt tonç* iki tarla arasındaki yüksek yer, sınır çizgisi top köpekler için arpa unundan yapılan yuvarlak top tosba* kaplumbağa tozak dün tozak kar yağdı tulluk bağ kulübesi, kamelya tulu dolu tuzla davarlara tuz verilen taşlık yer tülü* şeftali
U ulama ekleme, ilave etme umursamak önem vermek urba* elbise usamına gelişi güzel usgut sakin
Ü üleşmek paylaşmak ünnemek çağırmak, seslenmek ürüklemek otlaktaki hayvanı bir yere iple bağlamak, -Eşeği ürükle. üsset derhal, o saat
V varyetli* zengin velesbit bisiklet, şeytan arabası vıcımak oyun bozanlık etmek, -Ali gene vıcıdı. vızırdanmak kendi kendine konuşmak
Y yağlık peşkir, havlu yağrım sırtım yal inek ve köpekler için sıcak su, arpa ve az tuz karıştırılarak hazırlanan bulamaç yalak köpeğe bulamaç konulan kap yalabık yalabak, parlak cilalı, kaygan yamak* işte yardımlaşmaya gelen yamalık yırtık elbiseye konulan bez parçası yamızım* yan tarafım yampiri yan yan giden yanaşma evde yatılı kalan hizmetkar kız yantiri eğri büğrü yanır eşeğin sırtındaki yara yaanıtmak uzaklaştırmak yarımla * dolusu 12 kg gelen ağaç kasnak yarma* arpanın iri çekilmişi yarpız çeltiklerin içindeki bir tür yaban nanesi, çeltik otu yarsımak* imrenmek, özenmek yarsetmek* yapmaya heveslenmek yasetmek* ağlamak, ölenin yada gidenin(gelin) arkasından ağlamak yaslaç üzerinde bazlama açılan yassı ve yuvarlak kulplu tahta yaşmak* başörtüsünün bağlanış biçimi, (çene altından geçen yazma yanakta içe konur, çene altından bağlanmaz) yatak 1- döşek, 2- çobanın yattığı dam yavan tatsız tuzsuz yavı* ahmak, akılsız, sersem, şaşkın yavsı koyun ve keçilerde görülen bir tür kene yavşan bir tür ot yavuklu sözlü yaygıcı pazar satıcısı yayılmak hayvanların merada otlaması yayım* hayvanları gece merada otlatmak yaykamak suyla yıkamak yaylak* sürüsünü yaz bayırına gidip otlatan yazma baş örtüsü, yemeni yedek 1- soba üstündeki su kabı, 2- koyun çanı yedmek bir hayvanı çekip götürmek yelkinmek davranmak yellenmek* gaz yapmak, osurmak yencecik* hafif yettigari yeter artık yılgın* kumsal yerlerde çay kenarlarında yetişen sidiklik denilen ağaç yiyinti hayvanların yiyebileceği insan artığı şeyler yumak yıkamak yunmak yıkanmak yuka ince, zayıf, hafif yumuşmak üşüşmek yunak* çamaşırhane yunak yeri* buğday yıkanan yer yuntu* ineğe verilen yemek artıklarını içeren bulaşık suyu yunmak yıkanmak yuvaz bir meyve yülümek traş etmek yüzcek şahsen yüzükoyun yüzüstü
Z zabın zayıf, fersiz zangır serseri ,aptal, angut zangırdamak gürültü etmek zapırt* ani zaar ev köpeği zartlak* olur olmaz yellenen kişi, palavracı zebella iri yarı, korkunç insan zebil çok bol zelve boyunduruğa takılan ağaç çomak zemheri kış ortası, karakış zerdali kayısı zerdemik* dolu ile karışık ilkbahar yağmuru zerzevat sebze zevzek geveze zıbar* geber zıbarmak ölmek zıbardı öldü zıbın çocukların kundaklandığı bez zılgıt azar zıngıldatmak sarsmak, oynatmak, sallamak, -Şu dalı zıngıldat. zırıncamak ısrar etmek zibil* çokluk zibidi yersiz davranışları olan kimse zifiri karanlık* kapkaranlık zırzop* düşüncesiz duyarsız zombuldamak* korkudan titremek zonklamak baş ağrısı, -Başım zonkluyor.
____________________________________
(1) Atasözü: Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak kısaca söylenmiş, kuşaktan kuşağa geçerek halka mal olmuş öğüt. (TDK).
(2) Deyim: Öz anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz ya da tümce. (3) Özdeyiş: bir düşünceyi kısa ve özlü olarak anlatan söz, vecize
|